Sabancı Üniversitesi öncülüğünde 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne özel panel

Sabancı Üniversitesi Kurumsal İdare Forumu (SU CGFT) altında çalışmalar yürüten İş Dünyası Konut İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı’nın 25 Kasım Bayana Yönelik Şiddete Karşı Memleketler arası Uğraş Günü özelinde düzenlediği “İş Dünyasında Şiddetle Çabanın Kurumsallaşması” paneli, Unilever’in mesken sahipliğinde 19 Kasım’da gerçekleşti. İş dünyası, sivil toplum ve akademiden önde gelen isimlerin katıldığı aktiflikte; iş yerinde şiddetin ve konut içi şiddetin çalışma hayatındaki kesişim alanları, farklı aktörler ortasındaki iş birliklerinin şiddetle gayrete katkısı ve özel dalın bu iş birliklerindeki yeri tartışıldı.

Sabancı Üniversitesi, Türkiye’nin kıymetli meselelerinden bayana yönelik şiddet konusunda değerli bir aktifliğe imza attı. “25 Kasım Bayana Yönelik Şiddete Karşı Memleketler arası Gayret Günü” kapsamında İş Dünyası Konut İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı’nın organize ettiği ve Unilever Türkiye’nin mesken sahipliğinde düzenlenen “İş Dünyasında Şiddetle Gayretin Kurumsallaşması” paneli 19 Kasım’da gerçekleşti. 

PANEL, AÇILIŞ KONUŞMALARIYLA BAŞLADI

Panelin açılış konuşmalarını; Unilever Türkiye, Kuzey Afrika ve Orta Doğu Kurumsal İlişkiler ve İletişim Başkanı Ebru Şenel Erim, Sabancı Üniversitesi Kurumsal İdare Forumu Yöneticisi Cet Can Bertay, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, UNFPA Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Program Koordinatörü Yasemin Akis Kalaylıoğlu ve TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı Billur Barlın yaptı.

PANELİSTLERDEN ÖNEMLİ ve DİKKAT ALIMLI MESAJLAR

Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen, Sabancı Üniversitesi Kurumsal İdare Forumu’ndan İş Dünyası Konut İçi Şiddet Karşı (Business Against Domestic Violence – BADV) Proje Koordinatörü Esen Özdemir, iş dünyasında şiddetle uğraşta, farkındalığın ve kişisel gayretlerin ötesine geçerek somut kurumsal adımlar atmanın gerekliliğini vurguladı. Özdemir, şiddetsiz bir çalışma hayatının lakin toplumdaki yapısal eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedefleyen bir perspektifle ve özel bölüm, sivil toplum ve akademinin iş birliği içinde yürütülen çalışmalarla mümkün olabileceğini söyledi. Özdemir, “Biz ne keyifli ki, Sabancı Üniversitesi Kurumsal İdare Forumu olarak BADV projemiz kapsamında iş dünyasında şiddetle uğraşın ferdî gayretlerin ve hassaslıkların ötesine geçip şirket kültürü haline gelmesi için çalışmalar yürütüyoruz, iş dünyasına bu bahiste rehberlik ediyoruz” dedi. 

Panelde kelam alan konuşmacılar ise “İş Dünyasında Şiddetle Gayretin Kurumsallaşması” amacı doğrultusunda iş dünyasına yol gösterici paylaşımlarda bulundu.  

Özen Tümer “Şiddet, şirketlerde hukukî süreçlere neden oluyor ve büyük bir maliyet yaratıyor”

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Ekonomik Kapsayıcılık Türkiye Lideri Özen Tümer, EBRD’nin toplumsal cinsiyet eşitliği ve ekonomik kapsayıcılık perspektifini aktardığı konuşmasında, finansman sağlama şartlarından birinin şiddetle uğraşın kurum kültürünün kesimi olması gerektiğini aktardı. Tümer, cinsiyet eşitliği kapsamında finansman sağladıkları şirketlerin eser ve hizmetlerine, müşterilerine, tedarikçilerine, altyüklenicileri de dahil olmak üzere tüm ekosistemine, dahi baktıklarını tabir ettiği konuşmasında; “Şiddet ve taciz, şirketlerde hukukî süreçlere neden oluyor ve büyük bir maliyet yaratıyor. Bunun dışında prestij kaybı, eser ve hizmetlere duyulan itimat kaybını da beraberinde getiriyor. Şirket içinde yaşanan şiddet ve tacizin bir öteki sonucu da yatırımcıların itimat kaybı” dedi. 

Pınar Özcan, şiddete karşı sıfır toleransın altını çizdi

Sendikal hareketin, iş yerinde ve konut içi şiddetle çabada öncü rolünü örneklerle açıklayan Öz İplik İş Sendikası Memleketler arası Bağlantılar ve Kadın Komitesi Başkanı Fulya Pınar Özcan da konuşmasında; “Şiddete sıfır tolerans siyasetini benimseyen ve bunu temel önceliği hâline getiren bir sendikayız. Bu manada da bayana yönelik şiddete ve tacize son vermek, sırf yasal bir düzenleme değil, birebir vakitte zihinsel bir dönüşüm ve kültürel bir değişim de gerektiriyor. Bunun da toplumsal taraflarla birlikte başarılabileceği şuuruyla hareket ediyoruz” dedi. Özcan ayrıyeten, yaptıkları araştırmalarda birçok bayanın şiddete maruz kaldığının farkında olmadığını, lakin tacizin ve şiddetin tarifini yaptıktan sonra bayanların bunun farkına varmaya başladıklarını da vurguladı. 

Türkiye Bayan Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, “Ön yargıları kırmak için birlikte çalışmalıyız.”

Türkiye Bayan Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü de iş dünyasında şiddetle gayrette özel bölüm ile iş birliğinin yarattığı tesir sayesinde ortaya çıkan uygun uygulama örneklerini paylaştı. Güllü, “Özel kesimde kaynak hakikat yerde, hakikat vakitte kullanıldığında şiddeti önleyici önlemleri almak mümkün oluyor. Biz TKDF; yani sivil toplum olarak sendikalarla, belediyelerle, BADV şirketleri başta olmak üzere özel dal ile iş birliklerini önemsiyoruz ve bu sayede hoş işler hayata geçiriyoruz. Sivil toplum örgütü olarak bizim sıfır kaynağımız var. Acı bir zelzele yaşadık ve yardım mı yapalım, insan kaynağı mı sağlayalım derken, bir telefonumuzla alandan gelen yardım taleplerine cevap veren şirketlerimiz oldu ve insanların çok sayıda acil ihtiyacına bu iş birliği sayesinde cevap verebildik. Şiddete karşı önyargıları yıkmak için daima birlikte çalışmalıyız” dedi. 

Prof. Dr. Yakın Ertürk, “Şiddet birçoklarınca kabul görüyor” 

Panelin kapanış konuşmasını gerçekleştiren BM Bayana Yönelik Şiddet Eski Özel Raportörü Prof. Dr. Yakın Ertürk ise bayana yönelik şiddetle gayretin ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin anaakımlaştırılmasına ve tarihî bağlamına ışık tuttu. Prof. Dr. Ertürk, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şiddet, birçoklarınca kabul gören, tolere edilen ve hatta mağdurun suçlandığı toplumsal bir olgu. Mesken içinde herkes şiddete maruz kalabilir lakin bayana yönelik mesken içi şiddet ataerkinin eşitsiz cinsiyet rejimini sürdürme yahut kalıcılaştırma eğilimiyle ilgilidir. Bu da çağdaş toplumun kurumsal alt yapısı olan kamusal alan / özel alan bölünmüşlüğü içinde bayanın özel alanda değersizleştirilen bakımdan, erkeğin ise kamusal alanda geçimden sorumlu tutulduğu cinsiyetçi iş kısmının bir kesimidir.” Toplumsal cinsiyet anaakımlaştırma stratejisinde bayanın var olan sisteme dahil edilmesinin hedeflenmesinin bayanların toplumdaki ikincil pozisyonlarını değiştirmediğini belirten Ertürk, bu değişimin lakin var olan sistem içinde sunulan tahlil teklifleri yerine bakımın etik bedel ve hak olarak tanımlandığı yeni bir anaakım vizyonuyla, yani sistemin dışına çıkan bir bakış açısıyla mümkün olduğuna dikkat çekti.  

Panelde öne çıkan mesajlar

Panelde; iş dünyasının şiddetle gayrette nasıl liderlik edebileceğine dair verilen bildirilerden öne çıkanlar ise şunlar oldu:

Şiddete sıfır tolerans, iş dünyasının temel prensiplerinden biri haline gelmeli.

Ev içi şiddetin iş ömrüne tesirleri, şirket siyasetlerinde daha görünür hale getirilmeli.

Şirketler, iş yerinde şiddetle ve konut içi şiddetle ilgili siyaset evrakları oluşturmalı

Şirketler, çalışanlarının şiddetsiz hayatlar kurmaları için kurumsal takviye sistemleri oluşturmalı

Sivil toplum-özel sektör-akademi iş birlikleri, kalıcı tahliller için güçlendirilmeli.

Etkinlik, iş dünyasında toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddet aykırılığına odaklanan projeler için fikir alışverişi ve iş birliklerini teşvik ederek, bu alandaki çalışmalara değerli katkılar sundu.  

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı